Seminerlerimden birinde bir mühendis “Siz böyle anlattıkça ben kendimizi; makineleri, malzeme akışını, işçileri, işleri, ilişkileri güden bir çoban gibi hissetmeye başladım. Bu kadar çeşitli işle uğraşırken bir konuda uzmanlaşmaya fırsat bulamayacağız galiba…” demişti.
Ben de “Evet, teşbihte hata olmaz, biz kaynakları güden bir çoban gibiyizdir. Bir çoban gibi sade düşünüp bize emanet edilenleri bir çoban sevgisiyle kucaklayabilsek, emanetlerin hem beden hem de ruh sağlığı için üzerimize düşeni bilip yapabilsek, doya doya kana kana yiyip içmelerini sağlayabilsek, beğendikleri otun peşinden gittiklerinde takip edip geri getirebilsek, kova kova süt alabilir, mis kokulu tere yağlar yapabiliriz.” demiştim.
Çoban ortamını ve gütmekten sorumlu olduğu işi seviyor, kaliteli zaman geçiriyor, yaptığı işi kendisine yük olarak görmüyor. Zamanı iyi değerlendiriyor, ortamını tanımak ve yaptığı işe olacak etkilerini değerlendirmek üzere tetikte duruyor. Yaşamlarından ve verimlerinden sorumlu olduğu kaynakların özel hallerini takip ediyor, doğurana yardım ediyor, yeni doğanı sevgiyle kucaklayıp sahibine getiriyor -ağırlığından yakınmaksızın. Sürüdeki her bir kıymetin yüzünü, yeme-içme alışkanlığını, türkü tercihini bilerek hareket eden çoban, bir kriz anında sürüsünü nasıl yönlendireceğini de kestirebiliyor.
Sürünün giderek büyümesi/çeşitlenmesi veya sürüye başka bir sürünün eklenmesi gibi hallerde çobanın işi zorlaşacak, sorumluluğu artacaktır; çobanın başarısızlığı sürü sahibine pahalıya mal olacaktır. İlk akla gelen ve adil olacağı düşünülen çözüm, ikinci bir çoban istihdamıdır. Çobanı güçlendirmek (bir üst ücret grubuna çıkartacak bir sürece de girilebilir yani çobanın yeni duruma uygun bilgi ve becerileri kazanması için ihtiyacı olan eğitim programı hazırlanabilir ve kriz anlarında çağırabileceği acil müdahale ekibi/personeli (sağlıkçı, deneyimli bir başka çoban gibi) ile irtibatlandırılabilir.
Her iki seçenek de çoban ve sürü sahibine (hatta sürüye, tedarikçilere, topluma) hem bir takım avantajlar sunuyor hem de bazı yükler getiriyor, tarafları bazı risklerle karşı karşıya bırakıyor. Ne dersiniz, kendimizi sırasıyla her bir tarafın yerine koyup bizim için hangi seçeneğin en iyisi olacağını belirleyelim mi? Bakalım tüm taraflar için ortak bir en iyi bulabilecek miyiz yoksa bu oyun, tarafların düşündüğü gibi sadece bir kaybet-kazan oyunu mu?
Çekinirseniz yazmayabilirsiniz.
Sevgi ve selamlarımla,
Şengül Külahlı
Son Yazılar: Şengül Külahlı (tümünü gör)
- Kızımın Silgi Tozları - 30 Nisan 2021
- Çalışanların harika fikirleri önerilere, öneriler projelere, projeler karşılıklı kazanca dönüşüyor… - 24 Nisan 2018
- Rahmetli Anneannemin İlacı - 4 Ocak 2018
- Mühendis ve Çoban - 19 Kasım 2017
- Mazeretim Var! - 8 Kasım 2017